Sanırım kalan yüzde otuzun yüzde onunu da kahveden alıyorum. Çayı seviyorum. Şekersiz de içiyorum çoğu zaman. Artık bir fark etmez insanıyım ben de. Kahven nasıl olsun? Fark etmez. Çayına şeker atıyım mı? Fark etmez. Gibi gibi. Tadı aynı geliyor zaten. Bazen şeker rahatsız bile ediyor artık. Ne gerek vardı! insanına da dönüştüğüm oluyor bu yüzden. Ne gerek vardı şimdi şeker falan. Sıkılamıyorum. Sürekli yapacak bir şeyler bulan insan da oluyorum bazen ki gün yetmiyor bu yüzden. Bir ay içinde yaptıklarım şu şekilde; bir mobil uygulama yaptım ki yayınlayınca burada paylaşacağım, bu blogu canlandırıp bir de kişisel bir web site açtım, bir Youtube kanalı kurdum, sinema filmleri hakkında bir instagram sayfası açtım vs. vs. ilerleyen dönemde sizinle paylaşacağım çok şey olacak. Ben kime siz diyorum halen anlamıyorum.
Eve kapandığımız şu günlerde, yani bir yıldır çok şey öğrendik. Evde spordan tutun da glütensiz ekmek yapımını kadar çok şey. Bunlardan biri de su içmekti hatta su içme hatırlatıcı uygulamalar bile çıktı. Alarm da kurulabilirdi fakat uygulama işin eğlencesiydi tabi.
Evde kaldığımız dönemi verimli, daha verimli geçirebilmek için çokça çaba gösterdik. Kitaplar okuduk, filmler izledik, kimimiz yazılıma merak sardı, kimimiz de müziğe. Bir telaş sardı bizi evde oturduğum bu zamanı faydalı geçirmeliyim diye. Sakin kalmak için elimize geçen fırsatı yine stresli bir döneme geçirmeye başardık. Hepimizi tebrik ediyorum.
Ben çokça çay içtim. Kimi zaman su içmediğim günler oldu ki o gün iki demlik çay içmiştim sanırım. Fakat biz vaktini bilgisayar başında geçiren insanların vazgeçilmezidir çay, kahve. Her markete gittiğimde farklı farklı kahve çeşitlerini denedim. Hepsi birbirinin aynı sayılabilirdi ama denedim işte.
Blog yazmaya başladım. Düşünün o kadar, o kadar sıkıldım ki blog yazmaya geri döndüm. sanırım 2016 yılında başlamış ve geçen yıl yazmayı bırakmıştım. İki hafta önce aklıma geldi ve girdim. Tabi unutulmuşuz, zaten adımı da değiştirdim. Böylesi daha iyi oldu. Tanınmadığım bir mecrada istediğim gibi konuşuyorum. Okuyan da olmadığından pek sıkıntı yok. Eğer okuyan var ise blog açma rehberi yazımı okusun ve blog açsın. Blogger kalmamış be herkes gitmiş buralardan. Tabi birkaç insan var halen buralarda olan fakat onlarda bazen yazar olmuş. Ödüllü bloggerlar bloglarını kapatmış, komik.
Evdeki kahve dışardaki gibi olmuyor maalesef. Bir karamel makiyato olmuyor evde, bir chai tea latte. Çay her yer de çay halbuki. Ama derler ya çayın tadı içtiğin insanlara bağlıdır derler. Ondan olabilir. Nostaji müziğe sardım şu sıralar, 90lar pop da dinliyorum, 70ler de. 70'lerdekine pop denmez de. Nedir yetmişlerdeki yahu. Sanat diyelim biz. Nerden sardım bilmiyorum ama ne zaman çok sıkılsam bir çıkmazda olsam açar dinlerim.
Hocam ne olursa olsun hiçbir şey suyun yerini tutmuyor, o yüzden günlük ihtiyacınız olan su miktarını içmenizi tavsiye ediyorum... Çaydan emin değilim ama kahve vücuttaki şekeri hızla düşürüyor. Ben birazda ağır içiyorum şekersiz sert kahve... O yüzden muhakkak su tüketin yani :)
YanıtlaSilyorum için teşekkürler :)
SilBir fark etmez insanı da benim. Gerçi benimki daha çok "çoğunluğa uyarım" insanı olmak da olabilir :D
YanıtlaSilBloga dönem dönem ara verenler çok oluyor ama illaki bir zaman sonra dönüyorlar. Yazmanın tadını alınca insan temelli olarak bırakamıyor.
Siz de tekrardan hoş geldiniz :))
hoşbuldum, ara ara gidip gelerek yolculuğa devam ediyoruz :)
SilÇok güldüm, keyifli bir blog olacağa benziyor, hoşgeldiniz.
YanıtlaSilteşekkürler yorum için :)
Sil