Yaşamın Anlamsız Ve Sıkıcı Olması | Bilinçli Bilinçsizlik


Yine yeniden merhaba. Bugünkü yazım yine kafa karıştırıcı olacak uyarımı yapayım, zihnimdekileri boşaltacağım yani. Blogu kurarken vaad ettiğim bu değildi evet ama yola çıktığım kişi olmaktan bayağı uzaklaştım sanırım. Önceden film izler, kitap okur ve bunları paylaşırdım ama son zamanlarda üretilenleri yorumlamaktan çok kendi düşündüklerim, ürettiklerimi anlatmamın bana daha rahatlatıcı geldiğini fark ettim, bununla birlikte insanlar da nesnel şeylerden sıkıldı subjektif konular daha ilgi çekici geliyor... Öyle değil mi?

Yaşamın Anlamsız Ve Sıkıcı Olması...

En subjektif konudan başlamış oldum. Yaşam kimilerine göre mutluluk verici iken, anlamlı iken kimilerine göre de çokça anlamsız. Bana göre anlamsız ve sıkıcı. Dünya'da 8 milyar insan var ve insan dünyada binlerce yıldır yaşam ise milyonlarca yıldır bulunuyor... Bu yıllar içerisinde birbirini tekrar eden durumlar farklı koşullarda yaşandı. Önceden taş ve sopa ile savaş yapılırken, sonrasında barut, son zamanlarda ise medya, kimyasallar, internet ve daha birçok modern teknoloji ve modern kültür çevresinde gelişen yaşayış biçimine uygun koşullarda savaş var... İnsanlık bir adım ilerlemedi ve bu benim canımı bazen çok sıkar iken bazen de umurumda dahi olmuyor. Çünkü bazen insanlığın bunu hak ettiğini düşünür iken bazen de savaşı başlatanların savaşta yer almadığını, hırslar uğruna milyonlarca insanın boku bokuna öldüğünü düşünüyorum. Bununla birlikte yaşadığımız bilinmez evren içerisindeki küçük bir nokta olan biz, bu küçük noktada sıkışıp kalmış ve atmosferle de klostrofobik bir ortam yaratılmış gibi hissediyorum. Buradan dışarı çıkmamız yasaklanmış gibi. Bu kadar küçük olduğumuzu hissetmek, birlikte değersizlik ve belki de hiç olma duygusunu da getiriyor. Bu his insanın kendine ve insanlığa olan güvenini zedeliyor ve yaşamın anlamsızlığını bir kez daha yüzümüze vuruyor...

Bilinçli Bilinçsizlik

İnsanların beni anlayabilmesini çok isterim. Fakat çoğu zamanda kendimi insanlara anlatma cesaretinden yoksun biriyimdir. Bunu özgüvensizlik veya boşvermişlik ya da pes etmişlik olarak değerlendiriyorum. Çünkü ne kadar anlatsan da bunu değiştirmeye gücün yetmez sadece farklı görüşleri karşına almış olursun. Bu yüzden bu anlamsızlık ve çelişki içerisinde boğulup belki de hiçliğe doğru yol almayı beklemekten başka çare kalmıyor...

Bunlar benim yalnız kaldığımda zihnimden çıkmayan küçük düşünceler. Sadece yalnız kaldığımda duyabiliyorum kendimi ve az çok anlayabiliyorum, anlamsızlığı. 

Diyeceğim şu ki; bende olan bu düşüce silsilesi ve aklımı sorgulamaya zorlayan içgüdüm bana verilen bir ceza mı, yoksa bir ödül mü olduğunda kararsızım. Büyük ihtimal bu bir ceza, fakat bu cezayı verenin ben olduğumu düşünüyorum. Tüm bunları düşünmemenin henüz bir yolunu bulamadım, istese de yapamıyorum. Bazen de bu düşüncelerin olmamasından korkuyorum. Uyuyor gibi hissederim o zaman. Uyuyorum ve zamanım geçiyor. Zamanın sonunda ne olacağı belli değil fakat ne yazık ki zamanın içinde geçirebileceğim sonsuzlukta küçük bir nokta, insanlık hırsımı ele geçiriyor. Bu yüzden yaşamayı seviyorum.

Bu Kadar...

Farkındayım eğlenceli olmaktan oldukça uzaklaştım. Bu benim karmaşık ruh halimden kaynaklanıyor. Ara sıra düşüncelerimi buraya yazmamdan umarım rahatsız olmazsınız. Eğer oluyorsanız bunu belirtin farklı bir blog açabilirim...

Bu düşünceler bana mı ait, hayali karakter Meczup'a mı? Meczup kim? Ben Kimim? Meczup ben miyim? Meczup mu oluyorum? Kim bu meczup? Falan filan işte. Ben iyiyim merak etmeyin saçmalamaya devam 😅

Yorumlar

  1. Harika gidiyorsun kardeşim. Böyle iç sorgulayıcı yazıları iyi yazıyorsun. İnsan sonuçta her zaman neşeli olmuyor değil mi? Bence ne yazarsan yaz bu bloğa yaz. Ayrı bir blogla hiç uğraşma.

    YanıtlaSil
  2. Benzer şeyleri bazen bende düşünüyor, kendimi çaresiz hissediyorum. Değiştiremediğimiz şeyler çok olunca en iyi yol olarak kendimizi yalanlara inandırmak oluyor bence :)

    YanıtlaSil
  3. Anonim8/06/2017

    Aslında düşünen çoğu insanın ortak paydasını anlatmışsın. Anlaşılmak, bir şeyleri karşıdakine anlatabilmek ya da karşıdakini anlayabilmek çok zor şeyler. Kimi zaman akışına bırakmak mı gerekir bilmiyorum.

    YanıtlaSil
  4. Bence bu şekilde yazmaya devam etmelisin... Blogun amacı zaten düşüncelerimizi ve "hayatı kaydet"mek değil mi?

    YanıtlaSil
  5. Blogunuzu yeni gördüm ve ilk okuduğum yazınızda kendi kafa karışıklığımı düşüncelerimi görmek beni çokça şaşırttı.Kesinlikle yazmaya devam edin .

    YanıtlaSil

Yorum Gönder